Hayatımız, ilkokulda öğretilen 3 ana zaman içinde geçiyor; geçmiş zaman, şimdiki zaman ve gelecek zaman. Her ne kadar bedenen şimdiki zamanda olsak bile mental  olarak diğer zamanlarda yaşıyoruz. Hatta çoğu zaman geçmişte veya gelecekte takılıp kalıyor, şimdiye dönemiyoruz.

Geçmişte yaşananları düşündüğümüzde çoğunlukla; pişmanlık, suçluluk, şikayet, üzüntü ve kızgınlık duyguları ile içimizi karartıyor hatta bu duyguların çevresinde dolaştıkça yine bu duyguları yaratacak olayları da enerji boyutunda kendimize çekiyoruz.

Gelecekte yaşadığımızda ise endişe, gerginlik, korku, stres, kaygı ve huzursuzluk içinde oluyoruz. Geleceğin bilinmezliği bizi bu duygulara doğru yolculuğa çıkarıyor.

Anı yaşamak önemli derken tabii ki geçmişi veya geleceği boş vermek değildir aslolan. Geçmişle ya da gelecekle ilgili hoş olmayan duygulara kapıldığınızda kendinize şöyle sorun lütfen:

  • Hissettiğim bu rahatsızlığın bana mesajı nedir?
  • Bu rahatsızlığın altında yatan hangi duygularım var? (değersizlik, yetersizlik,      güvensizlik, başarısızlık vs…)
  • Bu rahatsızlığımdan neler öğrenmeliyim?
  • Şu anda bu olayı düşünüyor olmam geçmişimi veya geleceğimi değiştirebilir mi?
  • Ben bu konuda bugün neler yapmaya başlayabilirim?
  • Ne yapmaya başlasam kendimi daha değerli ve keyifli hissederim?

Geçmiş geçmiş, gelecek ise henüz gelmemiştir. Anda kalmayı başardığımız zaman ise ne geçmişin kaygıları, ne de geleceğin yüklerini omuzlarımıza almadan; özgürlük, neşe ve hafiflik içinde yaşayabiliyoruz.

Ne acı ki insanoğlu anı yaşamayı en son keşfetmiştir. Ölümcüm bir hastalığa yakalanan insanların konuşmalarını dinlediğinizde aslında yemek yiyebilmenin ne    büyük bir zevk, yaptığı yürüyüşün verdiği mutluluk, aynaya baktığında kendini iyi görebilmenin ne büyük bir lütuf olduğundan bahsedenler. İnsanoğlu ne yazık ki sona yaklaştığını hissetmedikçe veya bilmedikçe anının kıymetini de anlayamıyor.

Anda kalmayı başardığımızda, gerçek anlamda içsel değişimler başlar. Yaşam enerjiniz artar, özgürlük ve neşe duyguları ile birlikte hayatınıza can gelir. Bununla birlikte    hayatınızın öncelikleri değişir, zamanınız artık çok daha kıymetlidir. Sevdiklerimizle geçirdiğimiz zamanlar çok daha keyifli hale gelir.

Peki sen bu yazıyı okurken

“Şimdi, burada ve bedeninde” misin?

Etrafında kimler var? Aklından neler geçiyor? Bedeninin neresi gergin; sırtın, karnın, omuzların? Hangi duyguyu hissediyorsun? Kaygılı mısın, sinirli, gergin? Aklın işte mi, evde mi, ailende mi, çocuklarında mı? Gerçekten anı ne kadar yaşıyorsun? Kendine dön ve bedenini dinle. Sana bir mesajı var mı?

Bugün, hayatının geri kalanının ilk günüdür. Yaşa doyasıya

ÖncekiSonraki